29 Ağustos 2011 Pazartesi

Uzun Zamandır Rüya Göremeyenlere



Rüya Görememek
Uyandığımızda rüya görerek uyanmışsak moralimiz düşük ya da yüksek olur. Bunu rüyamızın enerjisi belirler. Muhtemelen son zamanlardaki psikolojimiz bununla bağlanıtlıdır ama ben her zaman uyurken sıkılmayalım diye izlediğimiz bir film gibi düşünürüm rüyalarımızı. Yani aslında rüya görememek hep can sıkar , bizi moralsiz kılsa bile önemli olan bir enerjinin içinde kaybolmak , farklı duygular yaşamak değil midir zaten?


Rüyadaki Herkes Biz'i Anlatır
Aslında rüyamızda gördüğümüzü sandığımız olaylar zinciri bizim yaşamımızdan bağımsız olamaz. Zihinsel açıdan bakarsak , günlük yaşamımıza uyum sağlamaya çalışırız rüyalarımızda. Bu yüzden , rüyamızda gördüğümüz herkes aslında bize benzer.

Bilimde Felç
Rüya görmek bize göre düş kurmaktan farksız. Olaya bilim adamlarının bakış açısı ise korkutucu. Onlar göre rüya görürken geçici felç geçiriyoruz. Bu felç durumundan çıkıp çıkmayacağımızı ise açıklamıyorlar. Tozpembe hayallere dalarken aslında ölümden dönüyoruz.

Benim Hikayem
Kendi rekorum olmalıydı , uzunca bir süre uyuyamadığım için 56 saat kadar uyuduğumu hatırlıyorum. Uyandıktan sonra geçen hafta ile uyandığım hafta arasında bir fark oluşturamadığımı farkettim. Kısa süreli hafıza kaybı olmalı. Bana göre rüyamda gördüklerimin gerçekliği ağır basmıştı zihnimde. Kaldıramadığım anıların üzerine , kaldırabileceğim anıları koymuş olmalıyım. Bu da duygusal bir çöküş yarattı zihinsel pigmentlerim üzerinde. Yaşadığım bir haftayı silip , üzerine rüyanda gördüğün bir haftayı eklemek. Bence rüyanın etkisinde kalmak budur.

Son Rüyamı Ne Zaman Mı Gördüm?
Orjinal Japonca'da Son Ruya ''aklını kaçırdın'' anlamına gelir. Bir Japon misyonunda cevaplayacağım soruyu. ''Nerden bileyim'' demek geliyor içimden ,hatırlamıyorum sanırım. O zaman itiraf edeyim , bu soruyu kendime sorabilmekle aşama atlamış hissediyorum. Ne zamandır rüya görmediğimi farkettim çünkü. İlk rüyamı bu yazıyı okuyup bana ulaşana anlatacağım , söz.

Etki Meselesi
''DAD'' kısaltmışıdır , etkisizlik hastalığının. Beynin hiç bir acıyı algılayamama durumudur. Fiziksel anlamda hiç bir şey can yakmaz haldedir. Kötü yanları da vardır. Gerçekten ateşler içinde yanarken sen bir şey hissetmezsin. Krize girdiğinde anlaşılır her şey ama ölüm bir nefes yanına gelmiştir artık. ''Insensitive'' yani ''Duygusuz'' biri olup çıkarsın. Neyin etki ettiğini , etmediğini asla bilemezsin. Bizde orjinalinde böyle hasta olmasakta , hayat bize bu hastalığın yakınına yaklaştırır. Olgunlaştığında bazı acılara katlanmak zor gelmez , hatta bazen hiç bir şey hissetmezsin eskiden seni günlerce acıtan olaylar karşısında. Rüyalarımız da böyledir. Küçükken etkisinde kaldığımız rüyalar , büyüdüğümüzde bize saçmalık olarak görünür. Sonuç olarak etki dediğimiz kavram bizim için geçici bir ''aksiyon'' olmaktan öteye geçemez. Çoğu şeyi psikolojik yaş faktörü etkiler.


Sevgili Çok Şeker Arkadaşıma
İnsan kendine değer veren arkadaşlara kolay kolay sahip olamıyor. Burada sözü geçen sahiplikte aslında biraz soyut. Gönül ve akıl bir tutulamayacağı gibi , arkadaş ve sevgilide bir tutulamıyor. Arkadaşa karşı hissedilemeyen kaybetme duygusuda sanırım bundan. Ama yine de akla ve mantığa uygun. Bazende sizi sevenleri çıkıyor , milyonda bir. Az rastlanılası olması onu eşsiz ve somut yapıyor. Her gördüğünde , duyduğunda moralin tavan yapıyor. Benim çok şeker , çok tatlı bir arkadaşım var işte. Bunları da ona yazdım. Benim yalnızlığımı en iyi o anlıyor. O ve Ben bir ''bütünüz''  , ikimizde biraz yalnızız ama birbirimize sahibiz.